- yığılı
- heaped, piled up
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
yığılı — sif. Yığılmış halda olan, toplanmış halda olan. Yığılı yük. Yığılı pul. Şeylər yığılı z. halda həyətdə durur … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yığılı — sf. Yığılmış olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizmek — i, e, er 1) Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı. N. Cumalı 2) Yan yana veya üst üste sıralamak Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
reçine — is., bit. b., İt. resina 1) Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı Ata Efendi, depoya yığılı kerestelerin reçine kokusundan hazzettiğini anladı. N. Araz 2) kim. Sonsuz polimerleşme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıskartaya çıkarmak (veya ayırmak) — değersiz bularak bir yana atmak, işe yaramadığı için ayırıp bir yana koymak Orada, kim bilir neden ve nasıl, işe yaramaz diye ıskartaya çıkardığı bir sürü film tepeleme yığılı. A. İlhan Sekiz balya tütününden bir ya da iki balyasını ıskartaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MENDUD — Meyvesi aşağıdan yukarıya yığılı, istifli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük